Sadece Samanyolu Galaksisinde yaşama koşulları uygun 40 milyar gezegen olduğu düşünülüyor. Bu durumda her 5 yıldızdan birisinin çevresinde Dünya’ya benzer bir gezegenin olduğu anlamına gelir. Evrende bu tür yaşamı destekleyen gezegenler olduğu gibi tam aksine cehennemi andıran gezegenler de vardır. Bu gezegenlerin sayısı hiç de az değildir.
Draugr, Poltergeist, Phobetor
Gördüğünüz bu 3 gezegen, evrenin en tehlikeli ve canlı olmayan gezegenlerinlerin ilk sırasında yer alıyorlar. Dolayısıyla onlara bu ürpertici isimleri vermişlerdir;
Draugr, İskandinav Mitolojisindeki ölümsüz ve acıma duygusu olmayan yaratıktan gelir.
Poltergeist, bu gezegenin anlamı ise kötü ruh demektir.
Phobetor gezegeni ise Yunan Mitolojisinde bulunan kabusların cisimleşmiş şekli olan ‘’Phobetor’’dan gelir. Bu gezegenlerin ortak noktası ise aynı yıldız sisteminde bulunması ve aynı ürpertici kaderi paylaşmalıdır.
Peki bu gezegenlere ne olduda böyle oldu ?
Bu gezegenlerin bulunduğu yıldız sistemi de tıpkı Güneş Sistemi gibi normal bir yerdi. Fakat bu sistemin merkezinde olan ‘’Lich’’ adında devasa kütleli yıldızın nükleer enerjisinin tükenmesi sonucunda her şey değişti. Çünkü bunun gibi devasa kütleli yıldızların nükleer enerjileri bittiğinde yaşayacakları sadece bir olay vardır. Bilim insanları ise bu olayı ‘’Süpernova’’ patlaması olarak adlandırır. Bu yıldızda olan süpernova esnasında uzaya büyük bir şok dalgası yayıldı. Bu şok dalgası ise bir zamanlar bu gezegenlerde var olabilecek yaşamı ve atmosferi yok etti. Sonuç olarak bu olaydan sonra geriye korkutucu 3 gezegen kalmıştır. Durun henüz olay burda bitmedi. Bu yıldız yaşadığı süpernova patlamasına rağmen tamamen ölmemiştir. Çünkü bü tür devasa kütleli olan yıldızların sahip oldukları kütleler ve çekim kuvveti onların başka bir şeye dönüşmesine sebebiyet verir.
Kepler-70B
Evrende bulduğumuz bir başka korkutucu gezegen ise Kepler 70-B’dir. Bu gezegenin yüzey sıcaklığı Güneş’in yüzey sıcaklığından 1500 santigrat fazladır. Fakat bu gezegeni korkutucu yapan sıcaklığı değildir. Bu gezegen kırmızı dev aşamasına giren bir yıldızın şişme evresinden sağ çıkmıştır. Bu gezegenin yaşadığı bu durum size normal bir şeymiş gibi gelebilir. Bir de olayı şöyle okuyun:
Güneş benzeri yıldızlar nükleer yakıtını bitirdiklerinde kırmızı dev adında bir evreye girerler. Bu esnada ise şişerek etrafındaki gezegenleri yutmaya başlarlar. Örneğin Güneş yaklaşık 5 milyar yıl sonra nükleer enerjisinin hepsini bitirecek ve kırmızı dev evresine girecektir. Bu esnada ise şişmeye başlayarak Merkür, Venüs ve Dünya gibi gezegenleri yutacaktır.
Bu gezegen ise kendi yıldızı tarafından yutulmuştur. Binlerce yıl boyunca yıldızının içinde kalmasına rağmen yok olmamıştır. Bu olay ise gezegenin yüzeyini silip süpürmüştür. Burda şuna da değinmek var. Araştırmalar Kepler-70 B’nin bir zamanlar Jüpiter gibi bir gaz devi olduğunu fakat bu gaz katmanın yıldızın içine girince buharlaşarak yok olduğunu bulmuşlardır. Gezegeni cehenneme çeviren tek yıldız bu değildir.
Osiris
Bu gezegen yıldızı tarafından sürekli olarak buharlaştırılmaktadır. Adını Mısır Mitolojisindeki yer altı ve diriliş Tanrısından alır. Bu gezegenin atmosferinde yaşamın olması için lazım olan, karbon ve su gibi elementler bulunmuştur. Son yapılan araştırmalara göre ise bu gezegenin atmosferinde oksijen olduğu kanıtlanmıştır. Normal şartlarda böyle gezegenlerin yaşam barındırma ihtimalleri yüksektir. Fakat Osiris ne normal bir gezegendir ne de normal bir yörüngesi vardır.
Böyle olmasının ana sebebi, yıldızına yakın olmasından (7 milyon kilometre) kaynaklanır. Örneğin Güneş’e en yakın gezegen Merkür’ün Güneş’e olan uzaklığı 58 milyon kilometredir. İşte bu yüzden Osiris’in yıldızına bu kadar yakın olması onun sürekli buharlaşmasını sağlar. Gök bilimcilerin yaptığı çalışmalara göre, bu gezegenden saniyede 10 bin tonluk madde buharlaştırmaktadır.
TrES- 2b
Şimdiye kadar keşfettiğimiz en karanlık gezegendir. Üstelik bu gezegenin yıldızına uzaklığı 4 milyon kilometredir. Bu şartlar altın bu gezegenin en az Merkür kadar parlak olması gerekiyordu. Ama bu gezegen yıldızından gelen ışınların sadece %1’ini geri yansıtıyor.
Bu durum da onun karanlık olmasına neden oluyor. Bilim insanları bu gezegenin yıldızına çok yakın olmasından dolayı, amonyak bulutlarını oluşturamadığını ve bunun sonucunda ışığı soğurduğunu iddia etmişlerdir. Bu gezegenin neden böyle karanlık olduğu bilinmiyor. Belki de başka kimyasallar ya da keşfetmediğimiz başka şeyler sebep oluyordur.