Dünyadaki insanlar olarak güneş merkezli evren modeli bizler için çok önemli. Çünkü insanlık olarak merakımızın başlangıcından itibaren gökyüzü ve evren bize hep çekici gelmiştir. Bu durum insanların her gün doğan ve batan güneşe bakmalarıyla başlamıştır. Bu yüzden de zaman içinde başka gezegenler var mı ya da tek güneş bizimkisi mi diye merak edilen konular ortaya çıkmıştır.
Bizde sizler için bugün bu konudan bahsedeceğiz. Güneşimizin bizim için ne kadar önemli olduğuna ve evrendeki yerimizi nasıl belirlediğimize de değineceğiz. Ayrıca güneş merkezli evren modeli düşüncesinin geçmişine de değineceğiz. İlk modellerden gelişen ve değişen evrem algımıza da bakmış olacağız. Hazırsanız gelin birlikte bu bilimsel gelişme serüvenine bakalım.
İnsanlık Olarak Güneş Merkezli Evren Modeli Keşfini Nasıl Yaptık?

İlk olarak konumuza evrende neredeyiz sorusunu sorarak başlamak çok önemli. Çünkü kozmik konumumuzu sorguladığımız zaman bu aklımıza ilk gelen soru. Ancak astronomlar güneş sistemindeki Konumumuzu nasıl öğrendiler bu durumda oldukça önemli. Çünkü geçmişte güneş merkezli evren modelini savunan bilim adamları olduğun gibi bugün de varlar.
Günümüzde modern insanlar olarak dünya ve diğer gezegenlerin güneş etrafında belirli bir yörünge de olduğunu biliyoruz. Ancak eski zamanlarda dünyanın evrenin merkezinde olduğu bir düşünce hakimdi. Bu durum yüzünden her şeyin dünyanın etrafında dolandığı hissiyatı vardı. Bu sisteme geçmiş dönemlerden itibaren jeosantrik veya yer merkezli model denilmektedir. Fakat güneş merkezli evren modeli ise güneşi merkeze koyuyor.
Nikolas Kopernik, güneş merkezli evren modeli düşüncesini 1543 yılındaki çalışmasında yayınladı. Güneşin merkezde olduğu teorisi doğruydu. Ancak modelinde birçok yanlışlıklar vardı. Güneş merkezli model teleskop icat edilmeden önce ortaya çıktığı için gözlemler tam olarak yapılamıyordu. Yapılan gözlemler çarpık gözle ve basit aletlerle yapılıyordu. Ayrıca o dönemlerde gezegenlerin konumlarını hesaplanması bugünkünden biraz daha farklıydı.
Galileo Güneş Merkezli Evren Modeli Bizler İçin Neden Önemli?

Güneş sistemini merkezinde ne var? Bildiğiniz gibi esas sorumuz bu. Bu yüzden bu sorunun cevabını vermek astronomların başka sorunların cevaplarını bulmasını da sağladı. Merkür ve Venüs yörüngeleri güneş ile dünya arasındaydı. Bu onların neden zaman zaman farklı şekillerde göründüğünü de açıklayan bir bilgidir.
Bu gezegenler dünyaya göre daha küçük gözüküyorlardı. Özellikle bu durum güneşin diğer tarafına geçtiklerinde daha net bir şekilde gözüküyordu. Aynı zamanda gezegenler belirli açılarda hilal şeklinde görülüyordu. Kopernik’in teorisinin yayınlanmasının yaklaşık 100 yıl sonrasında Johannes Kepler, Galileo Galilei ve Isaac Newton birçok çıkarım elde ettiler. Bu çıkarımları güneş merkezli evren modeli kullanarak etmişlerdi.
Kepler ve Newton gezegenleri güneş etrafındaki hareketlerinin hassas ölçümlerini yaptı. Galileo ise kendi yaptığı teleskobu ile bazı gözlemler yaptı. Bu gözlemlerde güneşin merkezde olduğu modeli doğruladı. Ancak o dönemde hala dünya merkezli evren modeli ile güneş merkezli evren modeli arasında bir çatışma vardı. Bu yüzden diğer görüşte geçerliliği korumakla birlikte yavaş yavaş hakimiyetini kaybediyordu.
Kopernik Güneş Merkezli Evren Modeli Tarihçesi

Kopernik’in güneş merkezli modeli, yaygın olarak kabul gören bir görüştü. Ayrıca bu görüşü ilk güneş merkezli güneş sistemi modeliydi. Ancak bu modeli ortaya atan kişi ilk Kopernik değildi. Bu durumda akıllara güneş merkezli evren modelini ilk kim ortaya atmıştır sorusunu getirmektedir. Yaklaşık 1000 yıl kadar öncesinde bazı Yunan filozofları da dünyamız hakkında bir fikir ortaya attılar. Bu fikir Filolaos ve Hicetas tarafından ortaya atılmakla kalmadı. Bu ikili dünyanın da güçlü bir cisim etrafında döndüğünü düşünüyordu.
Yunan astronomu Sisamlı Aristarkus, 2 yüz yıl sonrasında bu cismin Güneş olabileceğini ortaya attı. O dönemlerde kimse dünyanın konunun değiştirmesi durumunda yıldızların sabit kalmasını açıklayamıyordu. Bu yüzden teori rağbet görmedi. Ancak Mısırlı bir astronom ve matematikçi olan Klaudyos Batlamyus bu problemi çözecekti. Hem de yeni bir teori ile. Dünya, Güneş sisteminin merkezindeydi. Böylelikle güneş merkezli evren modeli kime ait sorusu da cevaplanmış oluyor.
Ayrıca bu teori 1400 yıl kadar daha popülerliğini korumuştur. Bu nedenle güneş merkezli modelin yeniden ortaya çıkışı yeni bir şey gibi görülmüştür. Ancak ilerleyen zamanlarda güneş merkezli evren modeli çok daha pratik yöntemlerle açıklanmış ve kanıtlanmıştır. Bu yüzden de artık bizler modern insanlar olarak bu modeli göre hayatımızı sürdürmekteyiz. Bütün seyahatlerimizi ve günlük planlarımızı bu modele göre yapmaktayız.
Kopernik Güneş Merkezli Evren Modeli Nasıl Açıklanıyor?

Kopernik’in güneş merkeziliği toplamda 6 adımda açıklanabilir. Yazımızın sonuna doğru gelirken isterseniz Kopernik 1543’teki modelinin detaylarına inelim. İlk olarak bu güneş merkezli evren modeli sabit bir güneşi merkeze almakta. Bu yüzden Kopernik, güneşin bulunduğu yerde sabit olduğunu düşünüyordu.
Modelin ikinci başlığı ise yörünge hızıdır. Orijinal güneş merkezli evren modeli içerisinde gezegenler güneş etrafında aynı hızla dönüyordu. Üçüncü adımda merkezi bir güneş vardı. Kopernik bu adımda güneşi evrenin neredeyse ortasına yerleştirmişti. Dördüncü adım gezegen sıralamasıydı. Bu model bizlere bugün bildiğimiz gezegen sıralamasını öngörmüştür. Buna göre sıralama Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter ve Satürn şeklindedir.
Sonrasında ise yıldızlar vardı. Modelin beşinci adımını kayaç dünya olarak isimlendirmişti. Önceki modeller biraz daha ilginçti. Çünkü geçmişteki insanlar diğer gezegenlerin daha farklı maddelerden oluştuğunu düşünüyordu. Ancak güneş merkezli evren modeli dünyanın diğer gezegenler gibi olduğunu ortaya koydu. Son olarak model içerisinde sabit yıldızlar adımı vardı. Bu adımda yıldızlar hareket etmiyordu. Çünkü gökyüzünde dünya döndükçe geriye doğru hareket ediyorlar. Bu durumda o dönem için gayet mantıklı bir açıklamaydı.