Bu zamana kadar evrende gördüğümüz en tuhaf şeyler kara delikler olmuştur. Çok yoğun olan bu cisimler, o kadar güçlü çekim kuvvetine sahiptir. Onlara yaklaşan ışık tanelerini bile yutarlar. Kara deliklerin akıl dolu bu özellikleri nesiller boyunca tartışılmıştır ve kara deliklerin gerçek olup olmadıkları dünyanın en zeki beyinleri tarafından tartışılmıştır. Böyle bir cismin olabileceğini düşünen ilk kişi ise ‘’Albert Einstein’’dir. Einstein 1916 yılında yayınladığı genel görelilik teorisinde, evrende bunun gibi cisimlerin olacağını öngörmüştür. İnsanlığın ilk keşfettiği kara delik Cygnus X-1’ dir. 1964 yılında keşfedilen bu kara delik Dünya’ya sadece 6200 ışık yılı uzaklıktadır. Bu kara deliğin keşfedilmesi insanların kara deliklerin gerçek olduğunu anlamasına yardımcı olmuştur. Bu durum ise kara delikler hakkında birçok soru sorulmasına sebebiyet vermiştir. Örneğin, kara delikler başka bir yere açılan geçitler olabilir mi ya da bunların içerisinde ne var? Bunlardan önemlisi ise evrendeki en büyük kara delik hangisidir?
Doğruyu söylemek gerekirse bu tür soruların cevabı henüz bulunmuyor.
Evrendeki en büyük kara delik nedir?

Bu sorunun cevabı TON-618 olabilir. TON-618 gözlemlenmiş evrenin içinde olan en büyük kara deliktir. Onun hakkında fazla bir bilgi sahibi değiliz. Ama onun bir ilkel galaksiyi yarattığını ve o ilkel galaksinin merkezinde yaşadığını biliyoruz. Bilim insanların ‘’Kuasar’’ adını verdiklerini bu ilkel galaksilerin ortasında aynı TON-618 gibi devasa kara delikler mevcuttur. Fakat Kuasarlarda bulunan bu kara delikler diğer kara deliklere göre daha aktiftirler. Örneğin Samanyolu Galaksisinin merkezinde bulunan SAGITTARRIUS A* isminde süper kütleli kara delik, o kadar da aktif değildir. Bu kara delik muhtemelen uykudadır. Çünkü geçmişte büyük bir olasılıkla çevresindeki maddeleri kendisine çekip tüketmiştir. Kısaca onun çevresinde beslenebileceği madde bulunmuyor ve bu yüzden uykudadır.
Ancak Kuasarların ortasında bulunan bu kara delikler için bu geçerli değildir. Çünkü onlar adeta madde havuzunun ortasında bulunurlar. Bu durum ise onların çok fazla madde yutmasına ve çok aktif olmasını sağlar. Hatta bu kara delikler o kadar aktiflerdir ki uzaktan bir yıldız gibi parlarlar. En önemlisi birçok zaman çoğu yıldızdan daha parlak olduğu görülmüştür.
Bir kara delik nasıl olurda parlayabilir?

Aslında parlamıyorlar. Oluşturdukları jet akımları ve madde diskleri parlıyor. Eğer süper kütleli bir kara deliği yakından incelemek isterseniz, bu kara deliğin çok güçlü bir çekim kuvveti olduğunu ve etrafındaki şeyleri kendisine çektiğini ve bir madde diski oluşturduklarını görürdünüz. Maddeler kara deliğe yakınlaştıkça maddeler birbirlerine sürtünerek ısı ve ışık saçarlar. Bu maddelerin bir kesimi kara deliğin olay ufkuna yakınlaşırken ışık hızının %90’nı kadar hızlanıyorlar. Bu durum ise onları kara deliğin çekim kuvvetinden kaçmasına sebep olarak bir jet akımı oluşturuyor. Binlerce ışık yılı uzun olan bu jet akımları, sıradan bir galaksiden daha parlak olabilir. TON-618 ilk keşfedildiğinde çevresinde parlaklık nedeniyle onun çok parlak bir yıldız olduğu düşünüldü. Fakat 1970’li yıllarda yapılan yeni gözlemler ve Kuasarlar hakkında ortaya çıkan bilgiler TON-618’in bir yıldız olmadığını anlamamıza yardımcı oldu. Bizden yaklaşık 10.3 milyar ışık yılı uzaklıktadır. Bir Kuasarın kalbini oluşturan şimdiye kadar görülmüş en büyük kara deliktir.
Peki ya, boyutu ne kadar?
Bu kara delik Canes Venatici takım yıldızındadır. Bizden çok uzak olmasına rağmen -30,7 mutlak parlaklığa sahiptir. Bu şu demek; etrafındaki madde diskinin ve jet akımının oluşturduğu parlaklık 140 TRİLYON Güneş parlaklığı ile aynıdır. Bu durum da onu en parlak nesnelerden biri yapar. TON-618’den gelen bu parlaklık onun büyüklüğünü bulmamız konusunda bize büyük yardımcı olmuştur. Çünkü bir Kuasarın ortasında bulunan kara deliğin merkezi, genellikle dolaylı olarak ürettiği ışık sayısına karşılık gelmektedir. Bu kara deliğin ise dolaylı olarak ışık üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda bize 66 MİLYAR Güneş kütlesine sahip olduğunu göstermektedir. Onu hayal etmek çok zor olacağından şöyle bir karşılaştırma yapmak doğru olacaktır.
Samanyolu Galaksisinin merkezinde bulunan kara deliğin kütlesi yaklaşık olarak 4.3 milyon Güneş kütlesine sahiptir. Sahip olduğu bu kütle yaklaşık 200 bin ışık yılı genişliği bulunan Samanyolu Galaksisinin bir arada durmasını sağlayan çekim kuvvetinin önemli bir kısmını oluşturur. Sagittarius a’nın kütlesi TON-618’in kütlesinin binde birine dahi eşit değildir. Yani TON-618, Sağittarrius a’dan 15 bin kat daha fazla kütlesi vardır. Sizi şaşırtacak bir şey daha. Hatta TON-618’in kütlesi tüm Samanyolu Galaksisinden daha fazla kütlesi vardır.

Burda şuna da değinmekte fayda var. Bir kara deliğin kütlesi ne kadar çok büyükse olay ufku da o kadar geniş olur. Olay ufku kara deliklerde bulunan ve ışık ile maddenin artık kaçamayacağı sınır noktasına verilen addır. Işık bu sınırdan kaçamadığı için kara deliklerin rengi siyahtır. Yapılan araştırmalara göre TON-618’in olay ufkunun çapının yaklaşık 400 MİLYAR KİLOMETRE olduğunu göstermiştir. Şöyle bir örnek verelim: Neptün’ün yörüngesini Güneş Sistemininin sınırı olarak kabul edersek, Güneş Sisteminin çapının yaklaşık 4.5 Milyar kilometre olduğunu görürüz. Bu duruma göre TON-618’in olay ufkunun çapı tüm Güneş Sisteminin çapından onlarca kat daha büyüktür.
Peki, bu kara delik nasıl oluştu?
Evren 13.7 milyar yıl yaşındadır. TON-618’in ise en az 10.3 milyar yıl yaşında olduğu düşünülmekte. Yani bu kara delik evren oluştuktan sonra yalnızca birkaç milyar yıl sonra oluşmuş. Bu durum ise TON-618’in neden bu kadar büyük olduğunu açıklayabilir. Çünkü evren ilk oluştuğunda bu zamanki gibi geniş değildi. Evrenin büyük ve geniş olmasının nedeni evrenin büyük patlamadan beri genişlemesi ile doğru orantılıdır. Evrenin daha başında her şeyin sıkışık olması, karanlık madde de dahil tüm maddelerin birbirine daha yakın olmasını sağlıyordu. Dolayısıyla evrenin içinde var olan gaz ve tozların kümeler halinde çökmesine ve süper kütleli kara deliklerin oluşmasına sebep oluyordu. En azından bizler süper kütleli kara deliklerin böyle olduklarını düşündük.
Yapılan son araştırmalara göre evrenin doğumundan sonra oluşan yoğun gaz kümelerinin kütlelerinin az olduğunu ve süper kütleli kara delik oluşturamayacaklarını söyledi. Bu süper kütleli kara delikleri oluşturan normal madde değil de başka bir şeyden kaynaklanıyor olması lazımdı. İşte tam bu noktada işe karanlık madde giriyor. Evrenin %30 ila %40’ını oluşturan karanlık madde evrenin ilk zamanlarında süper kütleli kara deliklerin var olması için yeterli kütle çekim gücünü sağlamıştır. Karanlık madde sayesinde bugün asla oluşamayacak büyük kara delikler oluşmuştur. TON-618’inde böyle oluştuğu var sayılmakta. Çünkü o bir yıldız patlamasının oluşturamayacağı kadar devasa bir kara delik. Hatta onu birçok kara deliğin bir araya gelse bile onu oluşturamayabilir.
Peki, TON-618’den daha büyük kara delik olabilir mi?
Evet olabilir. Çünkü bizler yalnızca gözlemlenebilen evrenin hayali bir sınıra kadar gözlemleyebiliyoruz. Bu sınırın ötesindeki ışıklar şimdilik bizlere ulaşamadığı için onları gözlemleyemiyoruz. Gözlemlenebilen evren ise evrenin çok küçük bir kısmını oluşturmakta. Bu durum da TON-618‘den daha büyük kara deliklerin olma şansını artırabilmekte.